İstanbul

Polonezköy ve Riva, Beykoz

Yayın tarihi: Kelime sayısı: 641

Geçtiğimi hafta içerisinde Mobiett’nin duyurusu ile haberdar olduğum, ardından İETT web sitesinden detaylarını incelediğim bir gezi ile güne başlıyorum. İETT İle Organik Yolculuk başlıklı yazıya da dahil olarak planlarımın arasında da yer alması elbette karar sürecimde etkili olmadı değil. Hazırlıkların tamamlanması ile 09.15’de yola çıkarak, 09.30 Kadıköy — Kabataş vapuru ile Kadıköy’e geçiyorum. Hedefim D1 otobüsü ile önce Polonezköy’e ve oradan da Riva’ya doğru ilerlemek ve yine deniz kenarı ile geziyi tamamlamak. Bu defa geziye Polonezköy’de buluşmak üzere haberleştiğim arkadaşlarım da dahil oluyor.

09.50’de Kadıköy iskeleye yanaşıp saat 10.00’da hareket edecek D1 otobüsüne ulaşıyorum. Otobüs yaklaşık 90 dk. (47 durak) sonra Polonezköy meydanına ulaşmış oluyoruz. Özellikle trafiğin Ümraniye’de yoğun olmasının bu süreyi uzatacağını belirtmeliyim.

Polonezköy

Köy meydanında iner inmez tanıdık bir lisan kulağıma ilişiyor, etrafa biraz bakındığımda az ileride Polonezköy Kültürünü Yaşatma Derneği ve önünde dans eden Żeńcy Wielkopolscy ekibini görüyorum; bugün Polonezköy Kiraz Festivali (Festiwal Czereśniowy w Polonezköy) var.

Bir süre burada vakit geçirdikten sonra civar sakinleri ile sohbet etmeye başlıyorum ve Polonezköy hakkında ilginç bilgiler edinmeye çalışıyorum. Hedefim öncelikle Polonezköy Cam Sanat Merkezi ve oradan 4.800 metre uzunluğundaki Polonezköy Yürüyüş Parkuru’na geçmek.

Parkurun oldukça hoş ve hareketli olduğunu söylemeliyim. Bunun nedeni olarak yerleşim alanının neredeyse tamamını oluşturan özel mangal alanları ve butik otellerin olduğunu düşünüyorum. Polonezköy Tabiat Parkı’nın küçük bir bölümünde bulunan parkurun bir bölümünde artık belirlenen alandan ayrılıp yürüyüş alanımı daha fazla genişletmeye başlıyorum. Bu sayede uzunca bir süreden sonra tekrar yabani hayatının güzelliklerine tanık olmaya, bir Keklik’i aheste aheste gezinirken izleyebiliyorum. Aynı yoldan dönüşüm, parkuru hem yürüyüş hem de bisiklet alanlarını da yürüyerek Polonezköy’e varan arkadaşlarımla buluşmaya doğru ilerliyorum. Öğlen saatlerini biraz geçe, köy meydanının oldukça hareketli ve araç trafiği ile kilitlenmiş olarak buluyorum.

Hedefimiz Riva

Zerzavatçı, Alibahadır üzerinden Riva’ya ve oradan da Elmas Burnu’na ulaşıyoruz. Parçalar halinde özel ve açık kumsallık ve bir piknik alanından oluşan bölgenin oldukça hareketli olduğunu belirtmekte fayda var. Bu nedenle görece biraz daha sakin bir alana doğru hareket ediyoruz. Hayli kayalık olan kumsal alanın az ilerisinde yer alan adacığın görsel olarak oldukça çekici geldiği bir gerçek.

Geziye Dair Son Hususlar

Piknik alanına giriş kişi başı 10 TL ve birbirine yakın yerleştirilmiş masalardan oluşuyor. Bölgenin ucuna doğru manzaranın daha da güzelleşmesinin yanında içeriye araba ile girildiği için masanızın yanına bir arabanın park edilmesi çok olası. Kumsallık alanlar oldukça küçük. Tek bir araç ile ulaşımın olması oldukça keyifli ancak güzergahın bir bölümünün trafik nedeniyle çok rahatsız edici olduğu da bir diğer gerçek. Bunun yanı sıra sabah 06.30 ve sonrasında 10.00’da olan D1’in hareket saat aralığının bu kadar mantıksız olmaması gerekiyor.

Hey! Bir dakika!

Yeni içeriklerden haberdar olmak ister misin?


Kayıt Ol!

Etiketler

Yorumlar

Yazıyla ilgili düzenleme gönder!