Bu yazıyı yayınlayabilmek için çok zamandır bekliyordum ve nihayet yeri ve zamanı geldi; Kuş Gözlemi: Leylek Göçü. Nedenini çok kısaca anlatmak gerekirse, yunus (Grampus griseus) ve leylek (Ciconia ciconia)’lere karşı büyük bir hayranlığım var. Ne zaman bir denizde sürü halinde yunus görsem ya da havada süzülen leylekler, nutkum tutulur. Özellikle leyleklerin mümkün olan en az eforla kilometrelerce uzağa ulaşabiliyor olmaları, yunusların ise organize hareket etme ve iletişim becerileri bana hep büyüleyici gelmiştir. Hal böyle olunca, ilgili her durumun ve konunun bir yerinde kendimi buluveririm. 2018 planlarımdan biri bir kuş gözlemine katılmak ve kuş gözlemine dair temel bilgiler edinmekti. Ne mutlu ki, bu etkinliği leylek sürülerini gözlemleyerek, sayarak, üzerine saatlerce konuşarak, pek çok ilginç bilgi öğrenerek gerçekleştirme fırsatım oldu.
Ne zaman gökyüzünde göçmen kuşlara rastlasam hemen birdmap.5dvision.ee web sayfasını açar, kuş türlerinin hareketlerini izlerim. Kimi zaman aralarından bir tanesini seçer sağlıklı bir şekilde varış noktasına varmasını beklerim. Ancak, İstanbul Boğazı‘ndaki geçişlerle web sayfasındaki takip edilen canlılar arasında paralellik olmaması biraz üzücü elbette. Hatta, bu durumu paylaştığım bir arkadaşım Jean Christophe Grange‘ın Leyleklerin Uçuşu (Le vol des cigognes) kitabını önermişti. Soluksuz okuduğum kitaptan da leyleklere ve göç yollarına dair pek çok bilgi edinmiştim. Kitabın sonrasında, araştırmalarım neticesinde vatandaş bilimi (citizen science) örneği olarak LEylekEL (Storkland) grubunu öğrenmiş ve gelişmeleri buradan takip etmeye başlamıştım. Tabi, eKuşbank‘ı da unutmamak gerekir.
Tüm bu bilgilerin akabinde, Doğa Derneği ile LEylekEL‘in ortaklaşa organize ettiği, 18-30 Ağustos arasındaki Leylek Göçü Sayımına dahil oldum. Sabah 06.00 itibariyle yola çıktım, Metrobüs ile Büyükçekmece, Beylikdüzü Son Durak‘a vardığımda saat 08.40 civarıydı. Buradan da gözlem noktasında sadık velespitim gopher ile devam ettim. Bölgeye dolmuş ve otobüs ile de ulaşmak mümkün.
Öncelikle LEylekEL‘den bahsetmek gerekir.
Kumburgaz/Tepekent, Tepekent/Fener Köyü ve Silivri arasında yer alan LEylekEL, yerleşim yerleri dışındaki tarım alanlarından oluşuyor. Alanın özelliği sonbahar göçünde sürülerin %70-80’inin buradan geçiyor olması. Bu nedenle Avrupa’nın önemli gözlem noktalarından (Important Bird Areas and potential Ramsar Sites in Europe, 2001) biri. Gözlem noktası olması yanı sıra kuzey rüzgarlarının etkili ve uçuşu zorladığı dönemlerde ise bölge sürülerin tamamının sığınağı, barınağı haline gelmekte. Bölgenin eskileri geçmişte Büyükçekmece Gölü’nün göç zamanlarında kuşlarla dolup taştığını anlatırlar. Elbette şimdilerde böyle bir durumun gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar az. Bu olumsuz durumun nedeni elbette öncelikle yapılaşma, sonrasında ise türlerin yok olması ve beslenme imkanlarının azalması. Gözlem esnasında da görebilirsiniz, akşam saatlerinde batıdan gelen sürüler, İstanbul’un beton yığınını aşamayacaklarını anladıklarında Bakırköy ve Güneşli’den geri dönüp Büyükçekmece dolaylarında geceyi geçirmekteler. Bu nedenle, bölge kötü hava koşullarında göçe devam edemeyen ve bir çoğu Marmara Denizi’nin üstünden geri dönen sürülerin dinlenme yeridir. Elbette göç esnasında yaralanan, hastalanan kuşlar da bu bölgeye inmekte ve gönüllüler tarafından bakımları yapılmaktadır.
Gözlem LEylekEL‘in 3 gözlem noktasından gerçekleştiriliyor. Ben biraz geciktiğim için ilk grubu yakalayamıyorum, ancak şans bu ya LEylekEL’in kurucuları Nurhan Tekin ve Fikret Can (Leylek Dede) ile karşılaşıyorum. Bu fırsat kaçmaz diyerek sorduğum her soruya dolu dolu cevaplar veriyorlar. İlk bulunduğumuz nokta oldukça yüksek ancak herhangi bir grubu göremiyoruz. Nedeni ise rüzgarın şiddetli olması nedeniyle Leylek’lerin deniz üzerinden hareket ediyor olmaları. Marina tarafındaki gözlem grubu geçiş yapan leylekleri iletiyorlar. 18 Ağustos tarihinde Maria bölgesinden rüzgarın etkisiyle kara üzerinden ilerleyemeyen pek çok büyük grubun geçtiğini öğreniyorum.
3. grup ise daha orta noktada ve daha önde yer alıyor, hem Marina hem de 2. noktaya doğru hareket eden grupları görebiliyor.
İlk noktadan ayrıldığımızın peşi sıra ardı ardına ilk noktanın üzerinden geçişler oluyor. Yol üzerinde yerde 2 leyleğe denk geliyoruz. Yaralanmış olma ihtimallerine karşın Leylek Dede kontrol için yanlarına gidiyor.
Leyleklerin hareket etmeleri içimize su serpiyor. Dinlenmek amacıyla inmiş olabilecekleri ve geçen bir sürüye katılacakları ihtimaliyle bölgeden ayrılarak diğer bir noktaya ilerliyoruz. Bu geçişlerde küçük gruplara denk geldiğimiz için hayıflandığımız bir anda ilk nokta üzerinden küçük gruplar halinde geçişler oluyor. Bir kaç dakika daha geç hareket etmiş olsaydık yakından görüntü alabileceğimiz için üzülmedik değil. Dürbünlerle sayımları yapıp iletiyoruz. Marina sonrasında 2. noktaya doğru ilerliyoruz. Yine küçük bir grubun sayımını yaparken farklı grupların birleşerek büyük bir grup oluşturması sonucunda 3.030 sayımı yapılan bir ana grubun resmen içerisinde kalıyoruz. NTV‘den iki arkadaş Fikret ile röportaja gelmişlerdi, onlar da geçişe tanıklık ediyorlar. Bir süre herkesin yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşiyor. Rüzgarın şiddeti ve hava akımı sebebiyle alçalıp yükselen leylekler dakikalarca tepemizde salınıyorlar.
Nurhan ile sohbetimde 2014 yılında 100.000 üzerindeki leyleğin yer aldığı büyük bir geçiş olduğunu, leylek grubunun bulut gibi gölge oluşturduğunu öğreniyorum. Çoğu gönüllü o geçiş sonrasında LEylekEL grubuna dahil olmuş. Fikret röportaj esnasında tanık olduğu geçişten bahsederken gözleri doluyor. Şehir üzerinden geçiş yapan leylekler mutluluk verir, çoğu insan bu duruma tanıklık ettiğinde gülümser. Şu kadarını söyleyeyim, bu geçiş noktasında tanıklık ettiğiniz olay anlatılabilir ve bu durumla mukayese edilebilir bir şey değil. Ötüşlerini duymak, hava akıntısını leylekler üzerinden tezahür etmek, gölgelerinin üzerinize düşmesi çok başka bir deneyim.
Leylek dışında da elbette pek çok göçmen kuşa rastlıyor ve not ediyoruz. Ben ilk gruptan ayrılıp diğer gruba geçiyorum. Yeni katılımlar ve birleşen gruplarla birlikte öğlen öncesi sayım bitiriliyor ve kayıt edilen sayılar toplanarak aktarılıyor.
Kişisel ilgimden dolayı abartılı bir heyecanla gözlemi aktarmış olabilirim, objektif bir değerlendirme yapabilmek ne kadar mümkün olabilir bundan da emin değilim. Tavsiyem göçün yoğun olduğu bu günlerde gözlem etkinliğine katılmanız ve duygularınızı aktarmanız yönünde. Kayak etkinliği yaptığım bir gün bir yunusa dokunmam mümkün olursa şayet, onu da oldukça abartılı bir heyecanla aktaracağımdan, uzun uzun anlatacağımdan emin olabilirsiniz.
Güncelleme
10 Şubat 2019 tarihinde, Marmara Denizi’nde Beykoz Gümüşsuyu-Anadolu Hisarı arasında yunuslar arasında deniz kayağı yapmış olmanın keyfini, mutluluğunu anlatamam.