Permakültür Tasarımı, temelinde doğaya karşı olmayı değil, doğayla uyum içerisinde yaşamayı destekler ve bu amaca uygun ilkeler barındırır. Tasarım süreci içerisinde sürekli sözü edilen enerji ve tasarruf ortak amaca hizmet eden her eylem için avantaj ve verim sağlar. Bu avantaj ve verime örnek olarak Bill Mollison’un ilk aşamalarda bitkilerin ve hayvanların hane ve topluluk ölçeğinde sürdürülebilir olmasını hedeflemesine karşın elde ettiği ürün fazlası gösterilebilir. Elde edilen ürün fazlası “ticari girişim” olarak değerlendirilerek, sonraki dönemlerde permakültürün ifade sınırları hane ölçeğinde gıda üretimini sınırlı tutmayacak biçimde genişletmiştir. 1980’li yıllarda, toprak erişimi, iş planları ve bölgesel teşvik stratejileriyle desteklenen bir bütünselliğe ulaşmıştır.
Bill Mollison‘ın üniversiteden istifa edip kendini insanları iyi biyolojik sistemler kurmaya ikna etmeye çalışmasıyla permakültür tasarımında farklı deneyimler ve fikirler de gelişmeye başlamış oldu. 1981 yılında, Avustralya’da edindiği deneyimleri ve yeni fikirleri harmanlayarak ilk Permakültür Tasarım Sertifikası (Permaculture Design Certificate – PDC) kursunu gerçekleştirmiş oldu. O günden bu güne, şu anda dünya çapında, dayanışma içerisinde çalışan, 300 bini aşkın sayıda PDC kursu mezunu bulunmakta.
Permakültür tasarımı, kavramsal, maddi ve stratejik bileşenleri tüm canlıların ortak yararlarına hizmet eden, örüntü halinde bir araya getirme sistemidir.
Permakültürün Etik Temeli
Üç ilke üzerinde temellendirilen permakültür içerisinde ilk madde dünyayı gözetmek olarak ifade edilmektedir. Diğer iki maddenin de esas hatlarını oluşturan bu madde insanlığın gerçekleştirdiği her eylemin sorumluluğunu taşıması gerektiğini, neden ve sonuçlarının farkında olmasının önemini vurgular.
Dünyayı Gözetmek
Geçmişten günümüze ve günümüzden geleceğe sözlü ve yazılı aktarımlarla edinilen bilgileri kayıt altına almakta ve paylaşmaktayız. Var olan bilgilerin güncelliğini deneyimleyebilir, tekrar test edebilir ve sonuçlarını paylaşabiliriz. Geçmişte ve günümüzde farkında olarak ya da olmayarak gerçekleştirdiğimiz, hatta kimi zaman doğa yararına olduğunu düşündüğümüz bir çok eylemin esasında uzun vadede insan ve toplum sağlığını tehdit edebildiğini de sıklıkla görmekteyiz. Buna en iyi örnek toprak ve su üzerindeki zararlılarla girişilen kimyasal mücadele gösterilebilir. Diğer yandan, doğayla iç içe olan ve bu ilişkiyi geleneklerinde taşıyan kültürlerde adı konulmamış, ancak canlılar arasındaki uyumu yansıtan örnekler görmekteyiz. Örneğin Polinezya’da havzaların üst bölümünde yer alan alanlarda ağaç kesilmez ve avlanılmaz. Günümüzde bu tutum göstermektedir ki, bölgede gerçekleşecek bir değişim bölgenin enerji döngüsünü olumsuz etkileyecek ve kabilenin ihtiyaçlarını sağlayamamasına neden olacaktır.
İnsanı Gözetmek
Yaşama ve yaşamın da bir parçası olduğu döngüye baktığımızda her canlı gıda, barınma gibi ihtiyaçlar çerçevesinde hareket eder. İnsan, bu temel ihtiyaçlara ek olarak, eğitim, tatminkar iş ve dayanışmaya dayalı ilişkiler ağının da bir parçasıdır. Bu nedenle, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gereken tüm kaynaklara ulaşabilmeyi talep eder. Bir sistemler bütünü olan gezegenimizde çok küçük bir alanda oldukça baskın etkiler oluşturmaktayız. Bu nedenle her eylemimiz, kararımız ve hareketimizde insanı sistemler bütünü içerisinde, uyumlu olarak gözetmemiz gerekmektedir.
Dünya ve İnsan İle Paylaşım
Permakültür tasarımıyla birlikte ortaya çıkacak ürün ve ihtiyaç fazlasını paylaşarak dünyayı ve insanı gözetmemiz yine tasarımın üçüncü temel ilkesidir. Bu ilkeye dahil olarak, elimizden geldiğince tasarımı daha iyi hale getirmemiz gerekmektedir. Daha iyi tasarım ve sistem anlayışıyla birlikte, temel ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra becerileri, bilgi ve deneyimlerimizi başkalarının da başarabilmesi için paylaşmalıyız.
Başarılı Permakültür Tasarımı
Başarılı permakültür tasarımı iki temel esasa dayanır. İlk koşul, tasarımın bütün iklimsel ve kültürel koşullarda geçerli olabilmesidir. Diğer koşul ise, tasarımın farklı iklim ve koşullarda değişiklik barındırabilecek pratik uygulamalar barındırmasıdır. Aşağıdaki başlıklar altındaki yönergeler iklim ve ölçek ayrımı olmaksızın, bütün permakültür tasarımları için geçerlidir.
Bağıntılı Yerleştirme
Sistem içerisindeki her bir eleman bir diğeriyle ilişki ve uyum içerisinde olmalıdır. Tasarım, bu elemanlar arasında kuvvetli ilişkiler ve sürdürülebilir uyum sağlayabilme becerisidir. Her eleman ihtiyaçlarına, özelliklerine, davranışlarına, cins, renk, biçim, dayanıklılık becerisi gibi kendine has özellikler barındırır. Bu özellikler gözetilerek işleyen ilişkiler örgüsü oluşturulmalıdır.
Çok İşlevsellik
Sistemde yer alan her eleman mümkün olduğu kadar çok sayıda ihtiyaca cevap verebilmelidir. Örneğin, alan içerisinde bulunan bir gölet hayvanların ve bitkilerin su ihtiyacını karşılarken, diğer bir çok canlı için yaşam ortamı sağlayabilir ve olası bir yangın durumunda kullanılabilir. Bitkiler için de benzer işlevsellik kuralları söz konusudur. Seçilecek doğru bitki ile rüzgarı engellemek, toprağı beslemek, toprak kayması gibi problemlere çözüm oluşturmak, besin sağlamak, yakacak olarak kullanmak gibi bir çok sonuç elde edilebilir. Çok işlevsellik sadece tarım alanlarıyla sınırlı değildir. Benzer amaç yollar, binalar gibi daha geniş ölçekte değerlendirilebilir.
İşlevlerin Desteklenmesi
Sistemin değişkenlere ve beklentilere doğru cevap vermesi, beklenmeyen etkilere karşı da olabildiğince dirençli olması için korunma, su, ürün edinimi ve enerji gibi önemli ihtiyaçlardan iki ya da daha fazla işlevi birlikte karşılaşabilmesi gereklidir. Bu işlev için tasarım içerisinde değerlendirilmiş bir eleman işlevini yeterince gerçekleştiremiyorsa diğer elemanlar kısmen de olsa işlevin aksamadan gerçekleşmesine yardımcı olabilmelidir.
Enerji Planlaması
Elemanları insan, hayvan, makineler gibi sistemin iç ve kontrolümüz altında olmayan güneş, rüzgar gibi dış dinamiklerin etkilerinin yanı sıra eğimi de dikkate alınarak en uygun şekilde yerleştirmeliyiz. Bu değerlendirme mıntıka ve dilim planlamasıyla yapılır.
Mıntıka Planlaması
İnsan, hayvan ve makine enerjisini etkin değerlendirmek için elemanları ziyaret sıklıkları göz önünde bulundurularak konumlandırmak gerekir. En çok ziyaret edilen elemanlar faaliyet merkezine (çoğunlukla ev) en yakın yerleştirilmesi gerekenlerdir. Yılda bir ya da iki kez ziyaret etmemiz gereken elemanları ise en uzak noktalara yerleştirebiliriz.
Dilim Planlaması
Sistem içerisindeki elemanları, üzerinde hiçbir insan kontrolünün olmadığı etkilerin (güneş, rüzgar, gürültü, orman yangını vb.) değerlendirilmesi, yönlendirilmesi ve gerekli durumlarda engellenmesi için faaliyet merkezine göre belirli yönlerde yerleştirmek gerekir. Örneğin, yazın batı güneşinin evin duvarına vurmasını engellemek için evin batısına yaprak döken büyük bir ağaç dikilebilir.
Eğim
Doğal akışlar (yerçekimi, hava hareketi, su akışı, rüzgar vb.) düşünülerek elemanların birbirine göre konumlandırılması gerekir. Örneğin, su deposu yerçekimi etkisiyle oluşacak basınçtan faydalanabilmek amacıyla faaliyet merkezinden yükseğe yerleştirilmelidir. Aynı değerlendirme içerisinde, arıtma sazlığı faaliyet merkezinden daha düşük bir kota yerleştirilerek dıştı içermeyen atık su (gri su) hiç enerji gereksinimi olmadan arıtılabilir.
Sistem içerisindeki her bir eleman yukarıdaki anlayışlara bağlı olarak en doğru mıntıkada, en doğru dilimde ve en doğru eğimde yer almalıdır. Enerjinin etkin bir şekilde planlaması, hangi elemanın nerede olması gerektiğini gösteren bir araçtır.
Biyolojik Kaynaklar
Enerji geri dönüşümünün sağlanabilmesi ve sürdürülebilir hale getirilebilmesi için biyolojik kaynakların oluşturulması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Titizlikle planlanması ve yürütülmesi gereken enerji döngüsü içerisinde yeterli tasarruf sağlanamazsa bizim yapmamız gereken işi yaptırmak için biyolojik kaynaklardan faydalanırız.
Besin maddesi döngüsü, yakıt, gübre, toprağın işlenmesi ve havalandırılması, yaşam alanlarının geliştirilmesi, böcek ve yabani otlarla kontrollü mücadele, yangın ve erozyon gibi dış etkilerde bu biyolojik kaynaklar oldukça önemli bir yer tutar. Ancak, uzun vadeli sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabilmesi için gerekli zaman içerisinde, başlangıç aşamalarında biyolojik olmayan kaynaklardan da dikkatli ve ölçülü bir düzeyde olmak koşuluyla faydalanılabilir.
Uzun vadede sağlanacak bir enerji döngüsü sistemin sürdürülebilirliği için zorunluluktur. Bu nedenle, iyi tasarım ile dışarıdan gelen doğal enerji sistem içerisinde üretilen enerjilerle birleştirilerek tam bir enerji döngüsü sağlanmalıdır. Bu nedenle, biyolojik ya da biyolojik olmayan, sisteme giren her enerji uzun vadede ya da başlangıç aşamasında mümkün olan en çok aşamada ve olabildiğince verimli bir şekilde değerlendirilmelidir.
Arazi ve Toprak
Doğal ekosistemler, bir çok bitki ve hayvan türlerinin zamanla birbiriyle olan ilişkileri çerçevesinde evrimleşir. Terk edilmiş veya zarar görmüş toprak sırasıyla bir otsu katman, öncü türler ve iklim koşullarıyla uyum içerisinde olan, olgunlaşmış ekosistemlerin hakim türü olan klimaks türler tarafından örtülenir. Bu ardıllıktaki her aşama bir sonrakinin öncülü olarak önemli bir işleve sahiptir. Öncül türler azot bağlayabilir, sıkışmış toprağı gevşetebilir, topraktaki tuz yoğunluğunu azaltabilir, dik yamaçların direncini artırabilir, su fazlasını emebilir ve sonraki aşama için uygun, korunaklı ve dirençli bir ortam sağlarlar.
Geleneksel (konvansiyonel) tarım bitki örtüsünü biçerek, sürerek, yabani otları temizleyerek, monokültür (tek tür ekim) ağırlıklı yetiştiricilikle, gübreleyerek doğal ardıllığı engeller. Permakültür tasarımı ise doğal ardıllığı önlemek yerine ondan faydalanır. Hatta istifleme biçimleriyle bu süreç hızlandırılabilir. Bakımı ve sulaması yapılabilecek ardıllığın farklı aşamalarında oluşacak bütün katmanlar bir arada dikilerek zamanda ve bunu yoğun bir şekilde yaparak mekanda istifleyebiliriz.
Etkileşimli Çeşitlilik
Monokültürel bir sistemler daha verimli olarak görülmektedir. Kısa vadede çok ürün elde edilmesine karşılık permakültür sisteminde karışık ve çeşitlilik tercih edilir ve toplamda daha fazla ürün elde edilmiş olur. Diğer yandan, bir monokültürde bir hektar sebze yıl boyu sadece sebze verecektir. Permakültür sistemde ise sebze, yemiş, meyve, yağ, yakacak, tohum, balıklar ve hayvanlar gibi çok geniş bir portföy barındırabilmektedir. Monokültürün aksine, permakültür sistemde yer alan elemanlar ihtiyaç duydukları girdileri bir diğer elemanın çıktısı üzerinden elde edebildiği için toprağın verimi korunmaktadır.
Kenar Etkisi ve Doğal Örüntüler
Kenar, permakültür içerisinde en sık kullanılan ifadelerden biridir ve iki farklı ortam arasındaki geçiş hattını ifade eder. Su ve hava arasındaki yüzey, kara ve su arasındaki kıyı şeridi, orman ve mera arasındaki alan, yamaçta don olan ve don olmayan bölgeler arasındaki hat, çöl sınırı gibi bir çok alanı belirtmek için kullanılır. Türler, iklimler, alanlar, eğim gibi doğal olan ya da olmayan her türlü farklılık bir kenar oluşmasına neden olur. Kenarlar farklı ekosistemlerden beslendiği için kendine özgü türlerin yanı sıra sınır görevi gördüğü diğer ekosistemler içerisinde yer alan türleri de içerir.
Etkileşimli çeşitlilik ve uyum açısından doğada en zengin alanlar kenarlardır. Kendiliğinden enerji üreten, depolayan, ürün fazlası veren kenarlar yıllar boyunca insan yerleşimlerine de ev sahipliği yapmışlardır.
Sağlıklı bir sistemde kenar artırmak üretkenliğin ve verimin de artmasına, enerjinin ve kaynakların idareli bir şekilde kullanılabilmesine yardımcı olacaktır. Tasarımı yapılan arazide doğal kenarlar az ise hendekler, bitkilendirme, su kanalları, çitler, yollarla kenarlar desteklenebilir. Kenarın olmadığı arazilerde de farklı ekosistemler kurularak kenarlar oluşturulmalıdır. Unutmamak gerekir ki, doğadaki örüntülerin altında enerji döngüleri yer almaktadır. Enerji döngülerini anlamak enerki verimliliği için de oldukça önemlidir. Gerçekleştirdiğimiz eylemler kendiliğinden ve çaba gerektirmeden ortaya çıkan örüntülerle çeliştiğinde doğa tarafından dönüştürülmeye çalışılır. Doğayla mücadele ise ciddi bir enerji girdisine muhtaçtır. Bu nedenle, doğayla mücadele etmek yerine doğal örüntülerle uyumlu, bu örüntülerin kullanıldığı tasarımlar yaparak var olan enerjiden beslenmek daha doğru bir tercih olacaktır.
Gözlem İlkeleri ve Davranış
Permakültür tasarımındaki ilkeler aynı zamanda davranışlar için de talimat görevi görürler. Dolayısıyla, ilkeleri bilmekten ziyade uygulamaya geçirmek önemlidir. Uzun vadede doğayı ve insanı gözetmek, ihtiyaç ve ürün fazlasını paylaşmak için gündelik hayatımızda da düzenlemelere gitmemiz gerekir. Aksi durumda, doğaya ve insan topluluklarına zarar vermeden yaşamak mümkün değildir. Şu an için böyle bir durumun söz konusu olmasa bile oldukça yakındır.
Kaynakça nedir?
- Permakültür El Kitabı ve Marmariç Örneği, Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği
- Permaculture @Wikipedia
- Permaculture Design Principles
- What is Permaculture?