Temmuz ayında planlamaya başladığım Likya Yolu yürüyüşü nihayetinde sonlandı. Beklediğimden çok daha farklı bir seyir sunan dolu dolu yürüyüş ile ilgili yazdığım Likya Yolu’na Adım Adım başlıklı yazı içerisindeki planlamaya, sitenin de konseptine uygun olacak şekilde neredeyse hiç uymadım ve etap olarak Aperlai‘yi geçerek Üçağız‘a kadar ilerledik. İlk 6 etapta solo olarak yürüyüp 6. etap sonrasında yürüyüşe katılacak arkadaşım Gözde ile yürüme kararı almış olsam da yolun ilk etaplarında tanıştığım Serdar ile benzer bir tempo tutuyor olmamız daha yürüyüşün başında yol arkadaşlığını da beraberinde getirdi. İlerleyen etaplarda karşılaştığımız daha pek çok kişi ve grupla da ayrıca keyifli etapları paylaştık.
Bir çok blog yazısında, sosyal medya hesabında da değinildiği gibi etapların zorlukları değişkenlik gösteriyor. Bazı etaplar ne kadar kolaysa bazıları o derece hata yapmayı kabul etmiyor. Kuruyan su kaynakları ile birlikte yaz döneminde ortaya çıkan su sıkıntısı oldukça kritik bir konu. Günlük 3 litrelik su stoğuna rağmen özellikle yürüyüşün son gününde yaşadığımız su sıkıntısı çok unutulacak gibi değildi. Bunların yanı sıra, yerel halkın yardımseverliği, yürüyüşe katılanlara gösterdikleri ilgi çok hoştu, tanıştığımız, sohbet ettiğimiz, çayını ve yiyeceğini paylaşan herkese ayrı ayrı minnettarız. Tabi, herkes bu kadar yardımsever olmayabiliyor. Bazı özel işletmelerin paragözlüğü, aksi tutumları ve hayati ihtiyaçları çıkar kapısı olarak değerlendiriyor olmaları da ayrıca unutulmayacak konular. Etaplar ile ilgili yazılar içerisinde mümkün olduğunca yukarıdaki konulara detaylı bir şekilde değinmeye çalışacağım. Şimdiye kadarki en uzun ve zorlu yürüyüşüm olan Likya Yolu rotası aynı zamanda ekipmanlarımı ve kendimi de test etmem, sınırlarımı, kritik durumlardaki çözüm üretme becerimi de oldukça faydalı oldu. İşin sonucu olarak benim için çok güzel ve özel bir 10 gündü diyebilirim. Yürüyüşün ardından Kaş‘ta kaldığım 2 gün de dinlenmem için yeterli oldu. Doğanın yeni yeni uyandığı bir zamanda doğal güzellikleri görmenin de çok ayrı bir deneyim sunacağını düşündüğüm için kalan etapları da ilkbahar aylarına saklayarak şimdiden planlamalarını yapmaya başladığımı ekleyeyim.
Aşağıda etaplar ile ilgili gün bazında ve konu başlıklarına göre oluşturduğum içeriklerin listesini iletiyorum. Yazılar içerisinde ekipman, etap ve ilgili daha pek çok içeriğe ulaşabilirsiniz.
Seyir Günlüğü ve Etaplar
Etaplar biraz gün içerisindeki tempomuza, uyandığımız saate, karşılaştığımız olaylara ve ihtiyaçlarımızın önceliğine göre değişiklik gösterdi. Çoğu zaman günün bitiş noktalarını “Gidebilir miyiz? Zor olur ama yaparız.” diyerek belirledik. Bir noktadan sonra ilerlememizi tamamen Lycian Way uygulaması üzerinden karşılaştırmalar yaparak planladık. Uygulamanın çok kullanışlı olduğunu ve hatta yol üzerindeki tabelalardan daha güvenilir olduğunu bilmelisiniz. Alternatif olarak da Altuğ Şenel‘in LycianWay.org Fethiye to Antalya (route from Sidyma & Tahtali) rotasını önerebilirim.
Ayrıca aşağıda alternatif rotaların da yer aldığı bir görseli iletiyorum. Detayları likyayolu.org üzerinden görüntüleyebilirsiniz.
Dikkat Edilmesi Gereken Konular
Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan, farklı zorluklarda etaplardan oluşan ve en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilen Likya Yolu sınırlarınızı ve gizli becerilerinizi öğrenebileceğiniz şahane bir kültür rotası. Bu kadar uzun olması bir çok konuda da temkinki olmanızı zorunlu kılıyor elbette. Aşağıda, genel olarak kendi karşılaştığım ve notlandırdığım konuları paylaşıyorum. Kişiden kişiye, zamandan zamana değişiklik gösterebilecek bu başlıklar ile ilgili olarak listeyi geliştirebilmem için siz de kendi tecrübelerinizi yorum olarak yazı altında paylaşabilirsiniz.
Hey! Bir dakika!
Yeni içeriklerden haberdar olmak ister misin?
Yürüyüş Zamanı
Özellikle yaz aylarında su kaynaklarının kuruması nedeniyle yerleşimler de dahil bir çok alanda su edinimi oldukça zor. Özellikle etaplar içerisinde Kabak’a kadar olan noktalarda bizim yürüdüğümüz dönemde yerleşim sayısının artması dolayısıyla da var olan kaynakların yetmediğini, bu nedenle mevsim normallerinde sağlanan suyun da artık sağlanamadığını, yakın bölgelerden su taşıdıklarını, taşınan suyun da idareli kullanıldığını öğrendik. Bölgenin yerlileri yine sularını esirgememekteler, ancak bu suyu kullanırken onların ellerindeki kaynakları da tükettiğinizin bilincinde olmalısınız. Diğer tarafta 1.5 lt suyu 5 TL ve üzeri fiyatlarla satan “esnaf”ı da düşünün ve lütfen ona göre elinizden gelen yardımı ve teşekkürü esirgemeyin. Yanınızda sıcak günler için ortalama 2-3 lt su kesinlikle eksik olmamalı.
Kış aylarında ise su erişimi çok daha kolay. İstisnai durumlar dışında yol üzerindeki tüm su kaynaklarının ve çeşmelerin kullanılabileceği düşünürsek 1.5 lt su size gün içerisinde kolaylıkla yetecektir.
Bunun yanında, mümkünse eğer çadır ile konaklayacaksanız sabah 05:00-06:00 aralığında uyanıp, gün içerisindeki ihtiyaç duyacağınız enerji ihtiyacınızı karşılayacak bir kahvaltı yapıp en geç 07.00 gibi yola çıkmalısınız. Böylelikle öğlen sıcağına kadar epey bir ilerleme kaydetmiş ve öğle sıcaklığı boyunca da yemek-içme ihtiyacınız için uygun bir nokta ayarlamış olabilirsiniz. Yine güneşin şiddetinin dindiği bir zaman diliminde ve belirlediğiniz hedefe uygun bir zamanda yola çıkabilirsiniz. Güneşin batımından en geç 1 saat kadar önce konaklayacağınız yeri netleştirmeniz önemli. Böylelikle civarı da araştırıp, değerlendirilmesi gereken bir konu olması durumunda (güvenlik, sağlık vb.) alternatifleri değerlendirebilirsiniz.
Ulaşım
Dalaman ve Antalya’dan ulaşım sağlanabiliyor olsa da benim önerim eğer Kaş ve dolaylarına kadar yürüyecekseniz gidiş ve dönüş ulaşımınızı Dalaman üzerinden sağlamanız. Hem zaman hem de maliyet olarak daha uygun olan Dalaman Antalya Merkez’e göre çok daha fazla ulaşım alternatifine sahip. Etaplar içerisinde kimi zaman araç yollarında da yürümeniz gerekiyor. Böyle durumlarda etabın zorluğuna ya da içerisinde bulunduğunuz duruma göre otostop çekebilirsiniz. Çok kısa zaman içerisinde kesinlikle birilerinin duracağından emin olabilirsiniz. Köy içerisinde ve köyler arasında da aşağı yukarı 1 saat ara ile köy dolmuşlarına denk gelebilirsiniz. Ayrıca zorunda kaldığınız durumlarda yapacağınız pazarlığa bağlı olarak bir miktar ücret karşılığında yerel halktan da ulaşım konusunda destek talep edebilirsiniz.
İşaretler ve Mesafeler
İşaretler genel anlamda kolaylıkla takip edilebilmekte. 1-2 etap dışında işaretlerle ilgili neredeyse hiç sorun yaşamadık. Sorun olan noktalarda da ayrıca babalar ile işaretleri destekledik. Bizim gibi bir çok yürüyüşçünün de işaretler konusunda ellerinden geleni yaptıklarını gördük. Bu nedenle harita ihtiyacınız olmadan rahatlıkla yoları yürüyebileceğinizi bilmelisiniz. Eğer, olası bir durumda işaretleri kaçırmışsanız, en son işareti gördüğünüz noktaya geri dönmeli ve etrafı araştırmalısınız. Buna ek olarak, babalara, ayak izlerine ve kırık dal parçalarına da bakabilirsiniz. Kesinlikle gözünüzden kaçan bir noktada yol işaretlerle desteklenmiş bir şekilde devam ediyor olacaktır. Ayrıca, etap ayrımlarında sarı tabelalar da size ilerlemeniz gereken yönler konusunda yardımcı olacaklar. Tekrar hatırlatmakta fayda var, bu işaretlerdeki hedef noktalara dair kilometre değerleri gerçekte olandan daha fazla yazılmış. Bunun nedenini bilmiyorum, belki alternatif yollar, belki de hesaplama farklılıklarından dolayı böyle bir farklılık oluşmuştur. Ancak, sonuç olarak belirtilenden çok daha kısa zamanda hedef noktalara ulaşacağınızı bilmelisiniz.
Alışveriş
Bir kaç köy dışında merkezi yerlere kadar bakkal ve market ne yazıkki bulunmuyor. Köylüler ve köylerdeki pansiyonlardan yiyecek ve içecek desteği alabilirsiniz. Ancak, benim önerim yürüyeceğiniz gün sayısına bağlı olarak temel alışverişlerinizi Fethiye Otogar’ının çıkışındaki Carrefour’dan halletmeniz yönünde. Sonrasında, stoğunuz azaldıkça karşılaştığınız ilk bakkal, market ve pansiyonlardan eksikliklerinizi tamamlayabilirsiniz. Sadece gereksinimlerinizin yanınızda bulunması önemli ve konfor alanınızdan biraz feragat etmelisiniz. Aksi durumda, gereksiz bir ağırlık sırtınızdan eksik olmayacaktır. Atıştırmalıklar (kuru meyve ve yemişler, tahin&pekmez) köylere ulaşana kadar ihtiyacınız olan tüm besin gereksiniminizi karşılayacaktır.
Çanta Ağırlığı
Hatalı bir strateji ile 20 kilogramın biraz üzerinde bir çanta ağırlığı ile ilk etaba başlayarak çok sıkıntılı bir süreç yaşadım, tabi bunun nedeni tek yürüyecek ve etapları daha geniş zamanlarla geçecek olmamdı. Ancak, yolun sizin dışınızda sizi içerisine çektiği ayrı bir seyir hali söz konusu. Bu nedenle, ilk etap ortasında “bu iş böyle gitmeyecek” diyerek ağırlığın bir kısmını etap içerisinde tüketip yola başladım. Gey Köyü‘ne varır varmaz ağırlığımdan yaklaşık 2 kilogram (çoğu sağlık ve temizlik malzemesi) daha eksilttim. Xanthos‘a varır varmaz yaklaşık 4 kilogram daha eksilen (çoğu elektronik cihaz ve giyecek) çanta ağırlığı ile olması gereken haline kavuşan yüküm ile birlikte hem keyfim hem de tempomda belirgin bir artış söz konusu oldu. Kalan etaplarda da yiyeceklerin azalması ile birlikte aşağı yukarı 1 kilogramlık bir düşüş daha söz konusu oldu. Dönüşte Antalya Havaalanında çantamı tarttığımda gösterge değeri 14.2 kilogramdı, bir kaç mini pakette kuru yemiş kalmıştı ve suluklarım boştu, gerisini siz düşünün. Şimdi yola çıkacak olsam, kesinlikle ağırlığın 11-12 kilogramı geçmemesini sağlardım. “En azından sınırlarımı öğrenmiş oldum” diyerek bir teselli sağlasam da, fiziksel olarak kendimi zorlamamın sonuçlarıyla da bir süre yaşayacağım da bir diğer gerçek.
Ekipman
Baton kesinlikle yanınızda bulunmalı ve nasıl kullanacağınız konusunda bir süre alıştırma yapmalısınız. Orta kalitede bir çift baton işinizi çok rahat görecektir. Yaz dönemi için orta kalitede ve fiyatta bir çadır işinizi rahatlıkla görecektir. Çanta için de yine orta kalite ve kapasitede bir tercihte bulunabilirsiniz. Ekipmanınızın mümkün olduğu kadar hafif olması avantaj. Pusula ve GPS Cihazına ihtiyacınız yok. Telefonunuzu etaplarda uçak modunda tutup, offline haritalar ile ilerleyebilirsiniz. Ayakkabınızın ayağınızı iyi havalandırması ve mümkünse bileği sarması ve vibram tabanlı olması gerektiğini unutmayın. Bu konuda ayrıca bir yazı yayınlayacağım. Su konusunda mümkün olduğu kadar cömert davranın. Ben etap zorluğuna göre değerlendirdiğim 2 litrelik camel bag ve sürekli dolu olan 0.7 ve 0.8 litrelik suluklar ile su ihtiyacımı karşıladım. Camel bag’i suya kattığı plastik tattan memnun olmadığım için pek kullanmamaya çalıştım. Kendi ekipmanlarımla ilgili detaylı bir listeyi yakında değerlendirmeleri ile birlikte paylaşacağım. Kesinlikle işinize yarayacaktır. Powerbank ihtiyacım pek olmadı, zaten yürüyüşün ortasında ağırlıktan tasarruf için kargo ile evime geri gönderdiğim için elektronik cihazların güç tüketimlerini daha stratejik bir şekilde değerlendirdim. Kafa lambası kesinlikle yanınızda bulunmalı ancak ayrıca bir el fenerine ihtiyacınız olmayacaktır. Orta boy bir bıçak gerekli durumlarda işinizi görecektir. Yine sıcak dönemlerde uyku tulumuna ihtiyaç duymuyorsunuz, ancak matınızın kalın olması önemli. Dar yollarda matınızın epeyce hırpalanacağını bilmelisiniz. Bu nedenle mümkünse şişme bir mat daha konforlu bir uyku almanızı sağlayacaktır. Eğer konaklama ihtiyacı için pansiyonları kullanacaksanız çadır yerine acil durumlar için yanınızda bivak torbası bulundurabilirsiniz.
Güvenlik
Bazı etaplarda oldukça dikkatli olmalısınız. Kaygan ve keskin kayalar, açısı yüksek eğimli yürüyüş yolları, su kaynaklarının seyrekliği, çakıllı yollarda araç tekerleklerinin etkisi ile fırlayan küçük taşlar, dar ve uçurum kenarı yollar, güvenlik önlemlerinin az olduğu ya da hiç olmadığı deniz kenarları, yol üzerinde karşılaşabileceğiniz yabani hayvanlar dikkat etmeniz gereken hususlar.
Genelde orman içerisinde ve iniş-çıkışın yoğun olduğu etaplar söz konusu. Bu nedenle enerjinizi verimli kullanmalısınız. Her gün belirlediğiniz tempoda yürümeli ve işaretlere dikkat etmelisiniz. Özellikle tek yürüyorsanız kesinlikle yanınızda fazladan su ve ilk yardım düdüğü bulunmalı. Çoğu noktada telefon sinyali ya yok ya da yok denecek kadar düşük kuvvette. Bu nedenle herhangi bir acil durumda jandarmadan yardım istemeniz biraz zor. Nefes darlığı problemi, alerji veya düzenli olarak kullandığınınız bir ilaç varsa bunu adınız ve soyadınız ile birlikte bir not olarak yanınızda taşımalı, mümkünse acil bir durumda aranması için notun bir yerine de telefon numarası eklemelisiniz.
Yürüyüşlerde karşılaştığınız insanlarla sohbet etmelisiniz ve varsa bir ihtiyacınız yardım istemekten çekinmemelisiniz.
Mümkünse derinliği yüksek ve kayalık alanlarda denize girmemenizi öneririm. Sıklıkla keyifli ve güvenli bir koya denk geleceksiniz. Biraz sabırlı olmanız yeterli. Üzerinizde tuzlu su kalıntısı ile yürümek pek hoş olmadığı için denizden çıkar çıkmaz tatlı su ile hızlı bir duş almalısınız.
Özellikle yaz aylarında yabani hayvanlar insanlardan kaçma eğilimindeler. Yürüyüş yolları üzerindeki iz ve dışkıları takip ederek az çok etrafınızda olan biten konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Baton ile yürüyorsanız ya da yanınızdakiler ile sohbet ediyorsanız, sesi duyan hayvanlar hızlıca yolunuzdan çekileceklerdir. Yürüyüş boyunca bir kaç defa yaban domuzları ve farkı cins ve boylarda yılanlar ile karşılaştık ancak herhangi bir tehlikeli durum söz konusu olmadı. Su kaynaklarının azlığı dolayısıyla değerlendirebileceğiniz çeşmelerin etrafında bolca arı göreceksiniz. Ani hareketlerden kaçındığınız sürece size bir zararları dokunmayacaktır. Ancak, alerjik bir rahatsızlığınız varsa çok dikkatli olmanızı öneririm.
İletişim
Çoğu noktada telefon sinyalinin oldukça zayıf olduğunu bilmelisiniz. Yerleşim noktalarında sinyal kuvveti artsa da yoğunluğa göre pek efektif bir kullanım sunmayabiliyor. Veri transferi için de yeterli olmayan bu durumlarda eğer tek yürüyorsanız, sms üzerinden olası bir aksiliğe karşı bulunduğunuz noktaları bir arkadaşınızla paylaşmanızda fayda var. Yol üzerinde bazı yerleşim alanlarındaki pansiyon ve restoranlarda ücretsiz wifi imkanı sunuluyor. Sosyal medya hesaplarınızda paylaşımlar yapmak için bu noktaları tercih edebilirsiniz.
Konaklama ve Kamp Noktaları
Konaklama ihtiyacı için etapları inceleyerek çadıra alternatif olarak pansiyonları da tercih edebilirsiniz. Tabi, bu tercihler için etaplar arası mesafeleri, pansiyon yoğunluklarını ve fiyatlarını önceden araştırmanızı öneririm. Genelde yürüyüş yolları üzerinde önceden çadır kurulmuş alanları fark etmeniz oldukça olası, bu alanları tercih etmeniz hem güvenlik hem de alan temizliği için uygun olacaktır. Ormanlık alanda tecrübesiz kişilerin ateş yakmasına karşıyım. Gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle bir çok defa söz konusu olan orman yangınları köylülerin de kampçılar hakkındaki düşüncelerini olumsuz bir şekilde etkilemekte. Bir de konaklanan alanlarda bırakılan çöpler var ki üzerine ne desem boş. Özel kamp alanlarında ücretler çoğunlukla kişi başına ödenmekte. Bazı işletmeler çadır için ücret almasalar da yiyecek, duş ve benzeri ihtiyaçlar üzerinden kamp alanı sunmaktalar. Çok farklı fiyatlarla karşılaşmanız olası, bu nedenle pazarlık yapmanızda fayda var.
Su ve Yemek İhtiyacı
Yanınızda yürüyeceğiniz zamana göre 1.5 litre ile 3 litre arasında su taşımanızı öneririm. Yaz aylarında yürüyüşlerde çok fazla su kaybedeceğiniz bir gerçek, buna su kaynaklarının kurumasını eklediğimizde işinizi sağlama almanız gayet uygun olacaktır. 3.5 litre suyun gün içerisinde rahatlıkla tüketildiğini bilmelisiniz. Yağmurlu dönemlerde bu ihtiyaç su kaynaklarının bolluğu ile daha kolay telafi edilebilecek olsa da, acil durumlar için yine yanınızda minimumda 1.5 litre su bulundurmanız faydalı olacaktır.
Unutmayın!
Unutmayın, su ve elektrolitler, yoğun yürüyüş temposu sırasında terleme ile kaybolmaktadır ve terleme ile kaybedilen suyun tekrar vücuda dahil edilmemesi durumunda kişinin yaşamı tehlike altına girebilmektedir.
Her 1 saat yüksek yoğunluklu bir antrenmanda yaklaşık yarım litre (500 ml) sıvı kaybı yaşanmaktadır ve harcanan her 1 kalori için 1.5 ml su içilmelidir. Örneğin, 40 yaşında, 170 cm boyunda, 70 kilogram ağırlığında olan bir erkeğin 1 saat orta yorucu seviyede yaptığı yürüyüş için harcadığı enerji 350 kkaldir. Ortalama günlük 3 litre su içmesi gereken bu kişinin, yürüyüş yaptığı gün içmesi gereken su miktarı 525 ml daha fazla, yani toplam 3525 ml olmalıdır.
Çantanızda kesinlikle ilk yardım çantası bulunmalı. Bunun yanı sıra güneşten korunmak için krem taşımanızı ve yürüyüş öncesinde vücudunuzun en çok güneşe maruz kalacak noktalarını kremlemenizi öneririm. Akşamları nemlendirici kullanmanız da bir diğer önerim. Bunun yanı sıra ayaklarınızı ayakkabı ve çoraplarınız dolayısı ile oluşabilecek terlemeye karşı pudralamalısınız.
Dar, patika yollarda dikenler kol ve bacaklarınızı çizeceklerdir. Aynı şekilde ilk bir kaç gün boyunca yaşayacağınız ağrılar nedeniyle kas gevşetici ve ağrı kesici de yanınızda bulunmalı.
Bakkal ve markete denk geldiğinizde hem kısa bir mola hem de beden sağlığınız için doğal mineral su içebilirsiniz.
Gün içerisinde ağır yiyecekler tüketmemeniz uygun olacaktır. Güneşin en tepede olduğu zaman aralığında bulabildiğiniz bir gölgelik alanda dinlenmelisiniz.
Dinlendiğiniz noktalardaki böcek yuvalarına ve bitkilere dikkat etmelisiniz. Farkına varmadığınız bir şeye karşı alerjiniz olabilir, böyle bir durumda bedeninizin tepki gösterdiği şeyi belirlemeye çalışmalı ve tekrarından sakınmalısınız.
Çanta ağırlığına bağlı olarak ilk bir kaç gün çantanın temas ettiği bölgelerde kızarıklıklar, morluklar ve yaralar oluşabilmekte. Oluşabilecek yaralanmalarda, temiz su ile bölgeyi temizlemeniz ve vakit kaybetmeden müdahalede bulunmanız önemli.
Sağlık probleminiz, sıklıkla kullandığınız bir ilaç ve nefes problemleriniz varsa tek başınıza yürümenizi pek önermiyorum. Burkulmaları önlemek için baton ve kaliteli ayakkabılar tercih etmeniz faydalı olacaktır.
Ayaklarınızın su toplaması neredeyse yürüyüşün doğal bir parçası. Böyle bir durumda sadece kabarcık çok büyükse, acı veriyorsa, yürüyüşünüzü önemli derecede etkiliyorsa sıkmalısınız ve sıkma işlemini için kesinlikle steril bir ortamda dikkatlice yapmalısınız.
Verdiğiniz her kısa molada ayakkabılarınızın bağlarını gevşetebilirsiniz. Siz farkında olmasanızda ayaklarınız epey şişmekte, böyle bir durumda gece mola verdiğinizde ayaklarınızda ağrı oluşma ihtimalini azaltmanız faydalı olacaktır.
İnce tabanlı ayakkabılar bastığınız her noktanın ayak tabanınıza etki etmesine neden olacaktır. Bu da uzun bir süre yürürken zorlanmanıza, şiddetli ağrılar yaşamanıza neden olacaktır.
Zorunda kalmadığınız sürece ve yanınızda filtre/tablet yoksa durgun ve kirli sulardan su ihtiyacınızı karşılamamalısınız.
Karşılaşabileceğiniz önemli bir sağlık sorununa karşı kesinlikle temkinli olmalı, işinizi şansa bırakmamalı ve gerektiğinde yürüyüşü bırakma kararını alabilmelisiniz.
Yanınızda doğal temizlik ürünleri bulundurmalı, çevreye ve su kaynaklarına zarar verecek kimyasallardan uzak durmalısınız.
Giyim
Teri emen ve dışarı atan, çabuk kuruyan, hassas bölgelerde koku ve terleme oluşmasını önleyerek iti havalandırma özelliği bulunan kumaşlardan üretilen t-shirt ve pantolonları tercih etmelisiniz. Pamuklu giyecekleri terleme sonrasında üşütmenize neden olacakları için pek tercih etmemelisiniz.
Şapka veya buff ile kafanızı güneşten korumalısınız.
Çabuk kuruyan havlu ve mayolar denizden çıktığınızda daha çabuk toparlanabilmenizde etkili olacaklardır.
Denize girmek isteyeceğiniz bazı bölgeler oldukça taşlık. Bu nedenle yanınızda terlik veya deniz ayakkabısı bulundurmanız faydalı olacaktır.
Gece temiz kıyafetler ile uyumanız uyku kaliteniz, çadır ve tulum temizliği ve sağlığınız için etkili olacaktır.
Yedek çorap ve iç çamaşırları bulundurmalısınız. Çoraplarınızı ve iç çamaşırlarınızı sıklıkla değiştirmeli, günlük molalarda yıkamalısınız.
Bunu duyduğuma çok sevindim. O halde, yazıların daha fazla insana ulaşabilmesi için yazıyı paylaşabilir, yeni içeriklere katkı sağlamak için bağışta bulunabilirsin.