Aktüel

Yaşadığın Yeri Tanı: İstanbul

Yayın tarihi: Kelime sayısı: 1207

Darmaduman bir kent; tarihin her yaprağında izi olan; fetihlerle, yıkımlarla, ülkelerle, kıtalarla anılan ve fatihleri, kralları, sultanları, tanrılarıyla paylaşılamayan Suriçi İstanbul. Nihayet, benim için uzun sayılabilecek ancak enerjilerini, hayallerini, umutlarını bu şehre bağlayanlar için belki de göz ardı edilemeyecek bir zamanın sonunda İstanbul’a dair bir şeyler söylemeye hazır olduğumu düşünüyorum.

Konuya biraz kişisel bağlamla giriş yapacağım. Bu şehirde doğdum, bu şehirden ayrıldım ve bu şehre geri döndüm. Nihayetinde hep kendimi İstanbullu olarak nitelendirdim. İstanbul’da yaşadığım için değil; İstanbul ete kemiğe bürünse, herkes gibi bir insana dönüşse paylaşabileceğimiz çok şey olduğunu düşündüğüm için. Bu bakış açısıyla, yıllardır aklımda olan, biriktirdiğim “Neden?..” soruları vardı. Ve gün geldi, yeni kafelerin, mağazaların, dükkânlarının ötesindeki İstanbul’u, onun ara sokaklarındaki izleri takip etmek için yola koyuldum. Ulaştığım sonuca dair duygularım çok karışık. Bir amacı nihayete erdirdiğim için mutlu olsam da, kanser edilmiş bir şehri çıplak gözle görmek acı vericiydi.

Serinin bu giriş yazısını bir başvuru dizini olarak düşünebilir; ilerleyen günlerde yayınlanacak yazıları ve faydalandığım kaynaklara dair güncellemeleri buradan takip edebilirsiniz.

İstanbul: Yoldan Çıkaran Şehir

EcoDiurnal‘a kendini tanı, yanındakini tanı, yaşadığın yeri tanı diyerek başlamıştım. Yaşadığım şehrin İstanbul olması benim için belki ayrı bir şanstı ama birileri “Nerelisin?” diye sorduğunda, verdiğim “İstanbul” cevabı da hiç kabul görmemişti. Ancak, şimdi bundan gerçekten eminim; kendimi şimdinin İstanbullusu, eskinin Peralısı olarak atfediyorum ve bir İstanbul sakini olarak farklı gözlerin gördüklerini kendi gördüklerimle birleştirip aklımın erdiği, dilimin döndüğü, adımlarımın aşabildiği ölçüde paylaşacağım. Süreç boyunca basılı kaynaklardan, sergilerden, söylemlerden de mümkün olduğu kadar destek alacağım.

Bizans için Konstantinopolis, Osmanlı için Konstantiniyye olan şehri keşfime; o zamanlarda Suriçi İstanbul, şimdilerde Fatih olarak anılan ilçesiyle başlayıp Pera’ya ve son olarak da genelleşen konulara geçeceğim.

Tarih konusunda uzman değilim; hatalarım ve eksikliklerim için şimdiden özürlerimi sunarım. Tabii, olası ekleme ve düzeltme önerilerinizi yorumla ve/ya iletişim formu üzerinden temasa geçerek iletebilirseniz ayrıca mutlu olurum. Elbette faydalandığım kaynakları yazıların altında belirteceğim. Umarım bu sayede filmlerin, dizilerin, haberlerin aktardığı çarpıtılmış ve/ya doğru olmayan bilgilerle gerçekleştirilen propoganda bombardımanına karşın, farklı zamanlarda ve farklı kaynaklarla doğrulanabilen kıymetli bilgiler daha fazla yaygınlık kazanır.

Suriçi İstanbul

Dönemine göre farklı isimlerle anılan ve çoğunlukla Suriçi İstanbul‘a (Tarihi Yarımada, şimdiki sınırlarıyla Fatih ilçesi) tekabül eden, 3 tarafı surlarla çevrili alan bölge.

Yaşadığın Yeri Tanı: İstanbul

Pera

Günümüzde Beyoğlu ilçesi sınırlarında kalan ancak bu serideki yazılarda Galata üzerinden başlayıp Tatavla‘ya kadar uzanır şekilde ele alınacak olan bölge.

Dinler ve Halk

İstanbul’un Ara Sokakları ve Dinlere Göre Tapınaklar başlıkları altında konuya dair ön içerikler yayınlamıştım, öncesinde bu yazıları okuyabilirsiniz.

Yaşadığın Yeri Tanı: İstanbul

Elbette geniş ölçekte bir gezi yapmam mümkün olmadı. Hâlâ varlığını koruyan anacaddeleri, tapınakları, pazar alanlarını, meydanları ve ihtiyaçlar çerçevesinde şekillenen ulaşım yollarını kendime sınır olarak belirledim. Bu nedenle yazıların tarihsel sürecini Sur DuvarlarıSu KanallarıTapınaklar ve Osmanlı’da Tramvay Taşımacılığı üzerinden şekillendirdim.

Albümler

Çektiğim ve/ya derlediğim fotoğraf ve diğer görsellerin yer aldığı, içeriklerle beraber genişleyecek albümleri aşağıdaki listeden görüntüleyebilir, takip edebilirsiniz. Ayrıca elinizdeki arşivlerden katkıda da bulunabilirsiniz.

Yazılar

Bu yazı dizisi ve İstanbul ile ilişkili diğer yazılar şöyle:

Rotalar

Bir hafta sonunda elinizde kahvenizle adım adım ilerlerken sokaklara ve binalara başka gözle bakabilmeniz için tramvay hattı ve surlara yönelik şu rotaları oluşturdum:

Kaynakça

Şimdilik elimdeki kitapları listeledim. Yapı Kredi Yayınları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, SALT Araştırma, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü‘nün kaynaklarıyla içerikleri daha da zenginleştireceğim.

Kaynakça nedir?
  1. İstanbul’un Gezi Rehberi: 2 Günde Pera ve Boğaz, İsmail Güzelsoy, Alfa Basım
  2. İstanbul’un Frenk ve Levanten Mahalleleri, Bertrand Bareilles, Güncel Yayıncılık
  3. Fener – Balat – Ayvansaray, Ahmet Faik Özbilge, E Yayınları
  4. Pera’dan Beyoğlu’na, Onur İnal, E Yayınları
  5. 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Galata ve Pera, Nur Akın, Literatür Yayınları
  6. Yabancıların Gözüyle Bizans İstanbul’u, Semavi Eyice, Yeditepe Yayınevi
  7. 18. Yüzyılın Sonunda İstanbul, C. C. Carbognano, Eren Yayıncılık
  8. 19. Yüzyıl Gezgin Ressamlarından Seyahatnameler, Pitorest İstanbul, M. Sinan Genim, Boyut Yayıncılık
  9. 19. Yüzyılda Osmanlı Başkenti, Değişen İstanbul, Zeynep Çelik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  10. Konstantinopolis Hipodromu, Gilbert Dagron, Sel Yayıncılık
  11. Konstantinopolis: Şehrin Dokusu, Dumbarton Oaks Seminerleri, Ed. Henry Maguire, Robert Ousterhout, Alfa Basım Yayın
  12. Kent Yaşamında Tarihle İlişkimizi Zenginleştirmenin Yolları
  13. Türkiye’de Kültür Politikaları ve Tarihle Kavga Aracı Olarak Kentsel Mekân: 1900’den Bugüne
  14. İstanbul’da Bizans’ı Keşfetmek, Bilim İnsanları, Kurumlar ve Mücadeleler, 1800-1955

Bu kaynaklara ek olarak tavsiye edeceğiniz yayınlar olursa memnuniyetle okuyup içeriklere dahil etmek, gerektiğinde ilgili konuları güncellemek isterim.

Hey! Bir dakika!

Yeni içeriklerden haberdar olmak ister misin?


Kayıt Ol!

Etiketler

Yorumlar

Yazıyla ilgili düzenleme gönder!